umut istiyor; fakat sandıkta yine aynı soruya sıkışıyor: Muhalefet daha mı iyi yönetecek? İktidarın yerinde durmasını sağlayan şey güç değil; muhalefetin güven üretememesidir.
Millet yön ararken muhalefet hâlâ salonlarda. Bu ülkenin kaderi, iktidarın yaptıkları kadar muhalefetin yapmadıklarıyla da şekilleniyor. Ve artık asıl soru şudur: İktidar değişmeden önce muhalefet değişmeye hazır mı?
Siyasetin temel kuralı değişmez. Dünyanın her yerinde oyunu belirleyen güç değil, gündemi belirleyendir. İktidar her hafta yeni bir tartışma açıyor; muhalefeti sürüklüyor, savunmaya hapsediyor. Oysa gündemi takip eden kaybeder; gündemi kuran kazanır. Gündemi muhalefet belirlediği gün Türkiye'nin yönü değişir.
Halkın sorusu son derece nettir. Kendini koruyamayan, memleketi nasıl koruyacak? Muhalefetin kriz anlarında dağılması, toplumda güven kaybını büyütüyor.
Ve işin en kritik tarafına geliyoruz. Kulislerde artık yüksek sesle konuşulan bir gerçek var. İktidar, seçimi kaybetme ihtimalini değil; kaybederse bile sonucu nasıl kontrol altında tutacağını hesaplıyor. Bu amaçla bazı küçük partilerle kurulan perde arkası temaslar konuşuluyor. Bu partiler masaya oturduklarında birlik görüntüsü veriyor; fakat kritik anda masayı bozan bir mekanizma gibi devreye giriyor. Altılı Masa'daki ani kırılmaların tesadüf olmadığı, içeriden patlayan bir dinamit gibi işlediği görüşü artık geniş kesimlerde kabul görmüş durumda.
Ankara kulislerinde bu strateji tek cümleyle özetleniyor. Ben kazanamazsam, kazanan bana ait olsun. Bu yaklaşımın bazı partiler üzerinde etkili olduğu iddiaları güçlendikçe, Türkiye'nin gerçek bir değişim fırsatı yakalaması zorlaşıyor.
Asıl mesele ise şudur. Muhalefet en kritik anda ağırlığını koyması gerekirken susuyor. Siyaset irade gerektirir; toplum da bu iradeyi görmek istiyor. Bugün iktidarı ayakta tutan baskı değil, bu iradenin muhalefette görünmemesidir.
Türkiye'de değişimin önündeki engel yalnızca iktidar değildir. Değişim sorumluluğunu üstlenmekten kaçınan muhalefetin kendisidir. İktidar bastırdıkça muhalefetin geri çekilmesi, toplumdaki sessizliği derinleştiriyor. Bu sessizlik, iktidarın en büyük avantajına dönüşüyor.
Millet değişim istiyor; fakat önce değişmesi gereken yapı muhalefettir. Türkiye'nin çıkışı, muhalefetin topluma net, somut ve güven veren bir yol haritası sunmasıyla mümkün olabilir. Gerçek değişim, muhalefetin aynaya bakmasıyla başlar. Ve bugün hâlâ yanıt bekleyen soru şudur. İktidar değişmeden önce muhalefet gerçekten değişmeye hazır mı
Karakterde geri vites varsa, cesaretin ileri gitmesi mümkün değildir.
Çetin Ay
BWA BAŞKANI