Gitmesi gereken de, gelmesi gereken de bulunduğu yerde ısrarcı. Bu cümle, ülkemizin derin krizini ve toplumsal çaresizliği özetliyor.
Halk değişim istiyor; adalet, zedelenmiş terazisiyle bunu bekliyor. Ekonomi ise çöküşün eşiğinde, nefes almakta zorlanan bir hasta gibi.
Beklemekle ne değişir? Bekleyen zaman kaybeder; ısrar eden ise ülkeye kaybettirir. Gitmesi gerekenlerin neden gitmediği, gelmesi gerekenlerin neden hâlâ gelmediği soruları, artık yalnızca siyaset bilimcilerin değil, sokaktaki vatandaşın da gündeminde.
Bu sorular, ekmek almak için cebindeki parayı yetiremeyen babanın çaresiz bakışlarında, adaletin neden yalnızca zenginden yana işlediğini sorgulayan gençlerin öfkesinde yankılanıyor.
"Adaletin Kaybolduğu Yer: Vicdanın İflası"
Çetin AY
Adalet, bir milletin vicdanıdır. Vicdan ise adaletsizlikle beslendiğinde çürür. Bugün, adalet terazisi gücü elinde tutanın keyfine göre ayarlanan bir tahterevalliye dönüşmüş durumda. Vatandaş, mahkemelere güvenmiyor; mazlum, haklı çıkacağına inanmıyor. Çünkü adalet, bir araç olarak kullanılıyor; hukukun üstünlüğü yerine, üstünlerin hukuku egemen.
Halk değişim istiyor; çünkü adaletsiz bir toplumun geleceği olmaz. Ancak yalnızca yüzlerin değil, zihniyetin de değişmesi gerekiyor. Aksi halde, adaletsizliğin tahterevallisi aynı oyunu sürdürecektir.
"Ekonomik Çöküşün Sessiz Çığlığı"
Ekonomi, halkın yaşam damarlarıdır. O damarlar kesildiğinde, bir millet yaşam mücadelesi verir. Bugün sokakta sessiz bir çığlık var. İşsiz gençlerin gözleri konuşuyor; boş dükkânların vitrinleri bağırıyor. Ancak bu çığlık, hâlâ kulaklarını tıkayan bir yönetim anlayışı tarafından duyulmuyor.
Halk değişim istiyor; çünkü cüzdanları boşaldı, hayalleri satılığa çıkarıldı. Ancak gitmesi gerekenler, koltuk sevdasına düşmüş durumda. Ekonomiyi yönetmek yerine, günü kurtarmayı tercih ettiler. Gelmesi gereken ise yalnızca ekonomik reformlar değil; aynı zamanda halkın yeniden güvenebileceği, liyakate dayalı bir yönetim anlayışıdır.
"Değişim, Beklemekle Gelmez."
Değişim, sabırla bekleyenlerin ödülü değil; iradeyle harekete geçenlerin zaferidir. Bu yüzden halk, beklemekle yetinmemeli. Çünkü tarih bize gösterdi ki sessizlik, baskının müttefikidir. Eğer halk, kendi sesini duyurmazsa, gitmesi gerekenler daha uzun süre yerlerinde kalmaya devam edecektir.
Değişim isteyen bir halk, yalnızca seçim sandığına sıkışıp kalamaz. Değişim, yalnızca oy vermek değil; hesap sormak, sorgulamak ve hakkını aramaktır. Bu ülke, bekleyerek değil, adım atarak değişir. Gelmesi gerekenler, halkın bu iradesini görmek zorundadır. Aksi halde değişimin kendisi yalnızca bir yanılsama olarak kalır.
"Adalet ve Cesaret: Yeni Bir Başlangıç"
Gitmesi gereken de, gelmesi gereken de bulunduğu yerde ısrarcı.
Ancak unutulmamalıdır ki hiçbir iktidar, halkın vicdanından daha güçlü değildir.
Adaletin terazisi yeniden doğru tartmalı, ekonomi halkın refahını önceleyen bir düzene kavuşmalıdır. Bu, sadece bir siyasi değişimle değil, toplumsal bir uyanışla mümkündür.
Değişim, bir milleti yeniden ayağa kaldıran o büyük nefes gibidir. Bugün halk, bu nefesi almak için sabırsız. Ve halkın sabırsızlığı, gitmesi gerekenlere bir uyarıdır: Eğer halkın çağrısına kulak tıkarsanız, tarihin en keskin tokadıyla karşılaşırsınız. Adaletin ve ekonominin beklediği bu çağrı, yalnızca siyasi bir değişim talebi değil; vicdanın ve aklın çığlığıdır.
Aziz milletimi saygıyla sevgiyle selamlıyorum
Çetin AY
Haberin kaynağı
Ahiret Ajans