Yanlışı savunmak, yalanı kayırmak, suçsuzu karalamak, suçluyu aklamak… Bunların hepsi milletin yarınını hedef alan kurşunlardır. Trolün ürettiği her sahte gündem, bir atom bombası gibi önce güveni parçalar, sonra toplumun belleğinde kara bir iz bırakır. Yalanla beslenen kalem yalnızca sahibini değil, gelecek nesillerin kaderini de bozar.
Bugün başkasına iftira atan, yarın aynı iftiranın gölgesine düşer. Algı bumerang gibidir; döner ve sahibini vurur. Sosyal medyada yalan üreten herkes şunu bilmeli: Algıyla oynayan, kendi aklıyla kumar oynar. Bu oyunda kazanan olmaz; kaybeden yalnızca kişi değil, bütün bir toplumdur.
Para için toplumun geleceğini satmak, hepimizi enkazın altında bırakır. Pandemide sahte haberlerle eczanelerin boşaldığını gördük. Seçimlerde “sahte sandık” söylentileriyle milletin iradesi gölgelenmeye çalışıldı. O günlerde yaşanan panik, herkesin hayatına dokundu. Güven bir kez kayboldu mu, geriye ne söz kalır ne de kurum.
Yanlış bilgi üretmek sadece ayıp değil; toplumu çürüten bir beladır. İftira ya da manipülasyon yapan, hukukun da vicdanın da önüne çıkar. Ama en ağır mahkeme, insanın kendi içinde kurulur. Gece başını yastığa koyduğunda kandırdığın insanların gözleri seni rahat bırakmaz. Çünkü hakikati bozan, sonunda kendi omurgasını kırar.
Algı oyunları yalnızca bireyleri değil, toplumsal düzeni de yaralar. İnsanlar medyaya şüpheyle bakar, açıklamalara tereddütle yaklaşır, siyasetin dili sertleşir. Bir milletin en büyük hazinesi güvendir; güveni yıkmak, ülkenin damarlarını kesmektir. Ve unutma: Milletin aklıyla alay eden, kendi çocuklarının geleceğini karartır.
Bir “beğeni” uğruna atılan yalan, yarın ülkenin temeline gölge düşürür. Dilimiz bu kirden etkilenir, belleğimiz bulanır. Yalan çoğaldığında sanat küçülür, fikir körelir. En acısı da şudur: Toplum yalanla boğulursa, doğruyu söyleyen bile duyulmaz hale gelir.
Bu illet sadece bize özgü değil. Rusya seçimlere bot ordularıyla müdahale etti. Brexit sahte haberlerle yönlendirildi. ABD seçimleri dezenformasyonla sarsıldı. Dünya aynı karanlıkla boğuşuyor. Ama yabancıların kendi milletine yaptığı kötülüğü, bir insanın kendi milletine yapması, işte asıl yıkımdır.
Eleştiri haktır; yalan ihanettir. Bir ülke eleştiriyle güçlenir, yalanla çöker. Bugün ihtiyacımız olan şey, hakikati savunma cesaretidir. Hepimizin ihtiyacı ise vicdanla barışmaktır. Doğruyu söylemek belki daha az alkış getirir, ama insana huzur verir. Çünkü hakikat ağırdır; fakat insanı ayakta tutan da odur.
Algıyla oynayanın yarını olmaz. Yanlışı doğru gibi savunan, kendi geleceğini karanlığa gömer. Ama doğruyu savunan, yalnız kalsa bile geceleri huzurla uyur.
Çetin Ay
BWA/ BAŞKANI
