Halkın gözü krizdedir, muhalefetin sesi duyulmaz. Vatandaşın iktidarı eleştirmeye vakti kalmaz. Televizyonlarda gündem sürekli değiştirilir. İnsanlar düşünemez hale gelir, kendi fakirliğini, sıkıntılarını bile konuşamaz.
Her gün yeni bir tartışma çıkar, her gün yeni bir söz gündeme sürülür. Böylece milletin aklı oyalanır, gerçek dertler geri plana itilir.
Bazı ülkelerde siyasetçilerin, toplumun dikkatini dağıtmak için hem krizleri hem de iç tartışmaları bir araç olarak kullandığı görülür. İçeride ayrışma büyür, insanlar taraflara bölünür. Muhalefet, bitmeyen tartışmaların içinde güç kaybedebilir.
Halkın gündemi ay ay değil, hafta hafta, hatta gün gün değiştirilir. Böyle olunca kimse ekmeğin fiyatını, adaletsizliği, işsizliği rahatça konuşamaz. Bu yöntem dünyanın birçok yerinde yaygın bir siyaset tekniği haline gelmiştir.
Tam bu ortamda, bazı liderlerin ekonomi bozulduğunda ve düzelme ihtimali kalmadığında, yeni gündemler de halkı oyalamadığında koltukta kalmak için savaşı gündeme getirdiği görülür.
Savaş konuşulunca halkın sesi kısılır. İnsanlar neden fakirleştiğini bile sormakta zorlanır. Gerilim arttıkça birçok ülkede yönetimler yerinden oynamaz. Eleştiri azalır, gerçek sorunlar görünmez olur.
Bu tür dönemlerde seçimlerin ertelenmesinin konuşulduğu, toplumdan sessizlik beklendiği ortamlar oluşabilir. Bu ortamlar çoğu zaman halktan çok, iktidarda olanları rahatlatır.
Savaş çıktığında halk derdini bile anlatamaz. Kuru ekmekle geçinen konuşamaz. Bir kapıdan ötekine gider ama duyan olmaz. Karşısına sıkça aynı söz çıkar: “Savaş var, şimdi bunları konuşma.”
Adaletsizlik gören susar. Pazar fiyatları artar, hesap sormak zorlaşır. Dünyanın birçok yerinde insanlar kriz ve savaşın gölgesinde sessizliğe itilmiş hisseder.
Gelişmemiş, üçüncü dünya ülkelerinde savaş; fakirliği ve ezilmişliği unutturmanın en kolay yollarından biri olarak görülür. Bu dönemlerde liderlerin hataları daha az görünür olur. Gözler savaş haberlerine çevrilir. Derdini dile getirenler bile tepkiyle karşılaşabilir.
Halk konuşamaz hale gelirse düzen değişmez; yalnızca halk daha fazla yorulur.
Dünyanın birçok yerinde sonuç benzerdir. Halk geçim derdiyle boğuşur, evde tencere zor kaynar, cebindeki para erir gider. Olan halka olur; güçlenen ise yönetimlerin oturduğu koltuklar olur.
Gelişmiş medeni ülkelerde savaş, silahla değil; enflasyonla ve ekonomik sorunlarla mücadele ederek verilir.
Fakir ülkelerde iş başka türlü yürür. Bazı liderler koltuklarını kaybetmemek için içeride kriz büyütür, dışarıda ise savaş havası estirir.
Siyaseti bir araç gibi kullanan bu liderler, hangi tartışmanın ne zaman açılacağını ve hangi korkunun ne zaman büyütüleceğini iyi bilir.
Gündemi değiştirmek mümkün hale geldikçe halk sorunlarını konuşamaz, iktidarlar ise sorun üretmeye devam eder ve düzen yerinde kalır.
ÇETİN AY
BWA BAŞKANI
Not: Bu metin hiçbir ülkeye, kuruma veya kişiye yönelik değildir. Dünyadaki genel siyasal süreçler üzerine yapılmış evrensel bir değerlendirmedir ve ifade özgürlüğü kapsamındadır.