Çetin Ay – BWA BAŞKANI
Bir zamanlar millet umut etti.
Birine gönlünü verdi, susturuldu.
Birine inandı, sesi kısıldı.
Ama artık herkes biliyor:
Bu ülkede dürüst konuşan ya susturuluyor,
ya da unutturuluyor.
Bu kadar sessizlikte milletin iç sesi bağırıyor.
Duymuyor musunuz?
Bu sessizlik, fırtınadan önceki sessizliktir.
Liderler susturuluyor ama vatandaş artık susturmuyor kendini.
Çünkü anladı:
Bu ülkede en gürültülü şey, gerçeğin bastırılması.
Ve bugün tablo acıdır.
Ekrem İmamoğlu siyasi olarak öldü,
Mansur Yavaş yaşam mücadelesi veriyor,
Ümit Özdağ travma yaşıyor.
Milletin umudu her defasında yaralanıyor,
ama hâlâ nefes alıyor.
Özgür Özel halkın öfkesini yatıştırmaya çalışıyor,
Musavat Dervişoğlu dimdik duruyor; çünkü bu millet hâlâ iyiliğe inanıyor.
İktidar yurttaşın duygusuyla oynayarak var olmaya çalışıyor.
Ama unuttukları bir şey var:
Bu millet artık kandırılmıyor; yaşananları vicdanına yazıyor.
Ve o vicdan bir gün konuşacak.
Suskun ama uyanık,
yavaş ama kesin.
Her seçim öncesi aynı hikâye:
“Şam bize katılacak!”
“Kerkük geri alınacak!”
“Kıbrıs karışacak!”
“Gazze’ye gidiyoruz!”
Bir zamanlar terörle anılanlar, bugün ‘önder’ diye sunuluyor.
Millet soruyor:
Sözde silah bırakan da yarın kahraman mı olacak?
Yıllardır aynı sözlerle, aynı duygularla umut satıyorlar.
Her defasında yeni bir düşman,
her defasında yeni bir manşet…
Ama millet görüyor artık;
bu sözler gelecek için değil,
bugünü kurtarmak için söyleniyor.
Evet, bir ülke her zaman barış için savaşa hazır olmalı.
Ama hazırlık başka, korkutarak siyaset yapmak başka iş.
Komşuyla kavga etmek ihtimaldir,
ama korkuyla yaşatmak siyasettir.
Bir evin içinde kim yatak odasını herkese gösterir?
Orası namahremdir.
Devletin silahı da, teknolojisi de milletin gücüdür;
televizyonlarda siyaset için gösterilmez,
meydanlarda oy için sergilenmez.
Her gün başka bir sarsıntı yaşanıyor.
Ama yerin değil, milletin kalbi oynuyor.
Ekranlar konuşuyor, insanlar biriktiriyor.
Tasarlanmış krizlerle korku besleniyor, umut boğuluyor.
Toplumun fay hattı sessiz ama derin;
bastırdıkça vicdan çatlıyor.
Suni gündemlerle ekonomiyi unutturmaya çalışıyorlar.
Cebinde yangın, sofrasında sessizlik var;
kimse artık masallarla doymuyor.
Ama vatandaş unutmadı.
Çünkü her sabah aynı cümleyle uyanıyor:
“Bugün de karnım aç ama cep boş.”
Artık bu millet sandığa alışkanlıkla gitmeyecek.
Bu defa yüzleşmeye gidecek.
Kimi dinlediyse değil,
kimi dinleyemediyse onu hatırlayacak.
Sesi kısılandan değil, susturulandan hesap soracak.
Korku siyaseti artık işlemiyor.
Yıllardır bir iktidar, halkın korkularını yönetmeyi siyaset sandı.
Korkuttukça güçlendiğini, susturdukça güven kazandığını düşündü.
Ama korkuyla büyüyen hiçbir iktidar,
vicdanla direnen bir milleti yenemez.
Çünkü bu millet, sessiz kaldığında bile duvarlara değil, tarihe konuşur.
Bu milletin karnı aç ama vicdanı tok,
gözü açık, kalbi diri.
Sabrı tükendi ama umudu hâlâ ayakta.
Yorgun ama farkında.
Bu kez millet, korkunun değil;
cesaretin ve gerçeğin tarafında duracak.
Ne manşet kaldı güvenilir,
ne mikrofon kaldı tarafsız.
Bu ülke çok şey gördü:
Tasarlanmış krizleri, yapay gündemleri,
bir gecede parlatılıp sabah susturulan liderleri.
Ama bu toprakların insanı hâlâ burada.
Ekmek sırasının sonunda bile onuruyla duruyor.
Sesi çıkmıyor ama yüreğinde biriktiriyor.
Ve zamanı geldiğinde konuşacak.
Çünkü bu millet konuştuğunda,
yalnız tarih değil, kader de değişir.
Çetin Ay
BWA BAŞKANI
Allah Ekrem İmamoğlu’na, Mansur Yavaş’a ve Ümit Özdağ’a uzun ömürler versin.
Kendilerine saygı ve sevgiyle selamlarımızı iletiyoruz.
Bu metin, kişilere değil; sisteme, düzene ve vicdana yöneltilmiş bir çağrıdır.
Not: Bu yazı, ifade özgürlüğü kapsamında kaleme alınmış toplumsal bir analizdir; hiçbir kişi, kurum veya partiye yönelik suç isnadı veya hakaret içermemektedir.