TBMM’de basın toplantısı düzenleyen HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, “Devlet her şeyden önce toplumun değerleri ile barışmalı, hukuk sistemi buna göre yeniden şekillenmelidir. Bu anlamda yasal ve anayasal düzenlemeler ivedilikle tamamlanmalı, toplumumuzun tarihi, kültürü ve inancıyla uyumlu sivil bir anayasa yapılmalıdır.” dedi.
HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, TBMM’de gerçekleştirdiği basın toplantısında; 9. Yargı Paketi, süresiz nafaka uygulaması, yeni anayasa, Özel Öğretim Kurumlarında çalışan öğretmenlerin mağduriyetleri, buğday taban fiyatı ve Nizip ilçesinin sorunlarını gündeme getirerek partisinin bu konulara dair değerlendirmelerini dile getirdi.
Buğday taban fiyatı ile ilgili çitçinin beklentilerini de dile getirerek açıklamalarına başlayan Demir, “Buğday hasadı yakında başlayacak. TMO’nun satın alacağı buğday ve arpanın fiyatı henüz belli değil. Üretici de haklı olarak her gün soruyor ‘buğday fiyatı ne zaman açıklanacak?’ Bu anlamda çiftçinin bazı beklentileri vardır, şöyle ki; Taban fiyatın bir an önce açıklanması, taban fiyatın enflasyon oranının altında olmaması, çiftçilerin mahsulünün yerde bırakılmadan hızlı bir şekilde alımının yapılması, dönüm başına verimin gerçekçi olması, bu senenin yüksek verim beklentisine göre belirlenmesi. Dekar başına verimin 400-600 kg olarak belirlenmesi, geç ödenen primler çiftçiyi mağdur ediyor. Geçen sene yılbaşından sonraya bırakıldı. Bu sene çiftçiler Ekim’den önce prim ödemelerinin yapılmasını bekliyor.” dedi.
“Yargının ve bir bütün olarak hukuk sisteminin esaslı bir reforma ihtiyacı vardır”
9. yargı paketi ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak açıklamalarını sürdüren Demir, “9. Yargı Paketi'ne ilişkin çalışmalarda sona gelindiği, paketin Meclis tatile girmeden gündeme getirileceği açıklanmıştı. Yargının ve bir bütün olarak hukuk sisteminin esaslı bir reforma ihtiyaç duyduğu gerçeği orta yerde durmaktadır. Ancak şimdiye kadar hazırlanıp yürürlüğe konulan yargı paketleri beklentileri karşılayamamıştır. Bize göre bunun en temel nedeni sorunlara sebep odaklı değil, sonuç odaklı bir yaklaşımla palyatif çözümler aranmasıdır.” dedi.
“Toplumu değerlerinden koparıp manevi buhrana sürükleyen hukuk ve eğitim sistemleri adeta suçlu yetiştirmektedir.”
Toplumun beklentilerini 9. yargı paketinin de karşılayamayacağını ifade eden Demir, “Sorunları doğru teşhis etmekten uzak olan bu yaklaşımın bir neticesi olarak; yapılan onca düzenlemeye ve ceza artırımlarına rağmen ceza kanunu suçu önleyememekte, cezaevleri suçluları ıslah edememektedir. Toplumu değerlerinden koparıp manevi buhrana sürükleyen hukuk ve eğitim sistemleri adeta suçlu yetiştirmektedir. Denetimli serbestlik düzenlemesi gibi infaz düzenlemeleri ile boşaltılan cezaevlerinin, sadece bir yıl içerisinde yeniden dolması da bu durumu teyit etmektedir. Dolayısıyla bu anlayışla hayata geçirilmesi durumunda 9. Yargı Paketi de toplumun beklentilerini karşılayamayacaktır.” diye belirtti.
“Suiistimale ve keyfi muameleye geçit vermeyecek kanunî düzenlemeler yapılmalı; düşünce ve ifade hürriyetinin sınırları genişletilmelidir”
“Hukuk sisteminin temel amacı, güçlüye karşı zayıfın hakkını, devlete karşı vatandaşın hukukunu korumaktır.” diyen Demir, “Korunması gereken vatandaştır, bireyin temel hak ve hürriyetleridir. Bu bağlamda suiistimale ve keyfi muameleye geçit vermeyecek kanunî düzenlemeler yapılmalı; düşünce ve ifade hürriyetinin sınırları genişletilmelidir. Toplumdaki ‘cezasızlık’ algısının ortadan kaldırılması için düzenleme yapılırken, ‘hukukun güçlülerden yana olduğu’ algısı da görmezden gelinmemelidir. Yargıya olan güveni sarsan asıl etken de budur.” şeklinde konuştu.
“Süresiz nafaka uygulamasına son verilmeli, toplumun tarihi, kültürü ve inancıyla uyumlu sivil bir anayasa yapılmalıdır”
Süresiz nafaka uygulamasına mutlaka son verilmesi gerektiğini belirten Demir, “Öte yandan hâlihazırda milyonlarca kişiyi mağdur eden süresiz nafaka uygulamasına mutlaka son verilmelidir. Devlet her şeyden önce toplumun değerleri ile barışmalı, hukuk sistemi buna göre yeniden şekillenmelidir. Bu anlamda yasal ve anayasal düzenlemeler ivedilikle tamamlanmalı, toplumumuzun tarihi, kültürü ve inancıyla uyumlu sivil bir anayasa yapılmalıdır. Aksi halde bu kısır döngü devam edip duracaktır.” dedi.
Özel Öğretim Kurumlarında çalışan öğretmenlerin mağduriyetleri
TBMM’de gerçekleştirdiği basın toplantısında Özel Öğretim Kurumları’nda çalışan öğretmenlerin mağduriyetlerini de dile getiren Demir, “Millî Eğitim Bakanlığına bağlı faaliyet sürdüren özel öğretim kurumlarında çalışan yüz binlerce öğretmen, nitelikli iş yapmalarına ve uzun mesailerle çalıştırılmalarına rağmen oldukça düşük ücretlerle, güvencesiz şartlarda çalıştırılıyor. Öğretmenlerin büyük bölümü asgari ücretle çalıştırılmaktadır. Özel öğretim kurumlarının kayıt ücretleri her geçen yıl artarken öğretmenlerin maaşlarına ise kayda değer bir iyileştirme yapılmamaktadır.” ifadelerini kullandı.
“Yüz binlerce öğretmenin oldukça düşük ücretlerle, güvencesiz koşullarda çalıştırılmasının önüne geçilmeli”
“2014 yılında Özel Öğretim Kurumları Kanunu’ndan çıkarılan ‘Taban Maaş’ uygulaması geri getirilmeli, özel kurumlarda çalışan öğretmenlere bir takım özlük hakları tanınmalıdır.” diyen demir şunları kaydetti:
“Eski adıyla ‘dershane’ olan kurs merkezlerinde öğretmenler için haftalık 60 saatlere varan ders saatleri son derece yaygın görülmektedir. Etüt, bire bir ek ders vb. isimlerle yapılan çalışmalar ücretlendirmede ek ders olarak görülmemekte ve bu çalışmalar için öğretmene ek ücret ödenmemektedir. Günlük çalışma süreleri kurs merkezlerinde 10 -12 saati bulmaktadır. Bazı kurumlar gece etütleri adı altında saat 22.00’ye kadar öğretmen çalıştırmakta ve yine bu çalışmalar için ek ücret ödenmemektedir. Bu kurumlarda öğretmenler asgari ücret karşılığında günde 12 saat, haftada 6 gün çalışmaktadır.
Öğretmenlerimizin yaşadığı bu mağduriyetin giderilmesi için bu meseleye bakanlığın acilen el atması gerekiyor. Yüz binlerce öğretmenin oldukça düşük ücretlerle, güvencesiz koşullarda çalıştırılmasının önüne geçilebilmesi için 2014 yılında Özel Öğretim Kurumları Kanunu’ndan çıkarılan ‘Taban Maaş’ uygulaması geri getirilmeli, özel kurumlarda çalışan öğretmenlere bir takım özlük hakları tanınmalıdır. Bununla birlikte yasal düzenlemenin işlevsel olabilmesi adına MEB denetimlerinin artırılması gerekmektedir.”
“Nizip ilçemizin muzdarip olduğu sorunlar; Endüstriyel tesislerin atıklarının Nizip Çayı'na akıtılması, elektrik kesintileri, OSB altyapı yetersizliği…”
Son olarak seçim bölgesi olan Gaziantep ilinin Nizip ilçesinin sorunlarını gündeme taşıyan Demir, şunları söyledi:
“Nizip, 150 bini aşkın nüfusuyla sürekli gelişmekte olan bir ilçemizdir. Nizip’in altyapı ve üstyapıyla alakalı birtakım sorunları vardır. Bu sorunların en başında; evsel atıkların bırakıldığı Nizip Çayı geliyor. Bu derenin ıslah edilmesi amacıyla Nizip İleri Biyolojik Atık Su arıtma Tesisi projesi hayata geçirildi. Projenin 2023 yılı başında tamamlanarak faaliyete geçirileceği vaat edilmesine rağmen henüz tamamlanmamıştır. Hem evsel atıkların hem de bölgede bulunan endüstriyel tesislerin atıklarının Nizip Çayı'na akıtılması, bölge sağlığı açısından büyük tehlike arz etmektedir. İlçemizin muzdarip olduğu diğer sorunlar; elektrik kesintileri, OSB altyapı yetersizliğidir.”
Bununla birlikte ilçemizin kalkınması için bazı yatırımların yapılması gerekmektedir. Bunlar özetle; ilçe merkezinde, hükümet konağı ve otogar kavşağında köprülü kavşak ihtiyacı, otoban batı çıkışının yapılması ve Zeugma’nın turizm destinasyonuna alınması gibi hususlarda yatırıma ihtiyaç vardır. Üretim ve sanayi anlamında ülkenin tüten bacası olan Gaziantep Sanayisinin büyük bir kısmını Nizip OSB oluşturuyor. Bu nedenle bu sorunları görmezden gelinmemesi gereken yatırımlar tamamlanmalıdır.”
UBA ANKARA ÖZCAN YILDIRIM