Pandemi sonrasında önce uzaktan, ardından hibrit çalışma yaklaşımlarıyla yeniden tanımlanan çalışma eylemi, iş dünyasının yeniden programlanmasına sebep oldu. Profesyonellerin ruh sağlığını ve kariyerlerini olumsuz etkileyen bu yalnızlık hissi iş birliği, üretkenlik ve çalışan bağlılığını azaltırken, dünya genelinde de bireylerin içinde bulunduğu anksiyete ve depresyonun, küresel ekonomiyi yıllık 1 trilyon dolar zarara uğratan bir seviyeye ulaştığı tahmin ediliyor.
İSTANBUL (İGFA) - Son yıllarda toplumsal yaşamda, bireylerin bilinçli bir tercih olarak sunduğu ‘seçilmiş yalnızlık’ kavramı giderek daha fazla dikkat çekiyor. Ancak uzmanlar, bu akımın sanıldığı kadar sağlıklı bir ifade biçimi olmadığını vurguluyor.
Popüler medya ve sosyal platformlar aracılığıyla, yalnız yaşamayı idealize eden, başkalarının sorumluluğunu almaktan kaçınan ve sadece bireysel hazlarını önceliklendiren bir yaşam tarzının teşvik edildiğine dikkat çeken uzmanlar, bu durumun bireylerin özgür bir tercihi olmaktan çok, toplumsal ve kültürel dinamikler tarafından şekillendirildiğini belirtiyor.
Tüketim odaklı modern sistemin bireyleri yalnızlığa yönlendirdiğini ifade eden Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan, tüm yaş grupları içinde kendilerini en fazla yalnız hissedenlerin 30’lu yaşlardaki beyaz yakalılar olduğuna dikkat çekiyor.
Beyaz yakalı çalışanların yalnızlıkla başa çıkmak için yeni yöntemler arayışında olduğu bu dönemde, gerçek zamanlı online eğitimler sosyal etkileşimi, iş birliğini ve ruh sağlığını güçlendirmek için önemini artırdı.
Yalnızca iş süreçlerini destekleyen değil, aynı zamanda çalışanların sosyalleşmesini sağlayan çözümler kritik hale geldi. Canlı gerçekleşen online eğitimler, çalışanların yalnızca yeni beceriler kazanmasını değil, aynı zamanda etkileşim içinde olduğu bir topluluğun parçası hissetmesini de sağlıyor.
“RUH SAĞLIĞI İZNİ” SON YILLARDA YÜZDE 300 ARTTI
Küresel ve toplumsal krizler sebebiyle yaşanan yoğun stres, ağırlaşan yaşam koşulları, ekonomik baskılar, değişen ilişki ve çalışma biçimleri ve kişisel faktörlere bağlı olarak çalışanların yıllık izinlerini kullanma gerekçeleri de değişiyor. Organizasyonların iş-yaşam dengesine ve çalışanların tükenmişlik hissine yönelik geliştirdiği çözümlerden biri de bu bağlamda ‘ruh sağlığı izni’ oldu.
Yalnızlık hissinin iş dünyasındaki yansımaları giderek daha fazla görünür hâle geliyor. Yeni nesil çalışma modellerinin de etkisiyle, birbirleriyle daha az etkileşime geçen çalışanların sosyal bağları zayıflıyor. Uzaktan çalışmanın yerini çoğunlukla hibrit modellerin aldığı günümüzde, yalnızlık hissinin sebep olduğu sorunlar yalnızca bireysel refahı değil, aynı zamanda iş birliği, üretkenlik ve çalışan bağlılığını da doğrudan etkiliyor.
Uluslararası araştırmalar, son yıllarda çalışanların büyük çoğunluğunun yıllık izinlerini "ruh sağlığı" gerekçesiyle kullandıklarını gösterirken, uzmanlar özellikle 2017’den 2023’e kadar olan dönemde ruh sağlığı ile ilgili izinlerin yüzde300 oranında arttığını söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayınlanan raporlarda özellikle, 2019 yılı itibarıyla dünya genelinde yaklaşık 1 milyar kişinin ruhsal bozukluk yaşadığı ve çalışma çağındaki yetişkinlerin yüzde15'inin ruh sağlığı sorunlarıyla karşılaştığı belirtiliyor. Ayrıca, depresyon ve anksiyete nedeniyle her yıl yaklaşık 12 milyar iş günü kaybedildiği ve bu durumun küresel ekonomiye yıllık yaklaşık 1 trilyon ABD doları maliyeti olduğu tahmin ediliyor.
ÇEVRİMİÇİ EĞİTİMLER VE AKTİVİTELER BİR ARADALIK DUYGUSUNU GÜÇLENDİRİYOR
Çalışma modellerinde yaşanan dönüşümün profesyonellerde yalnızlık hissini derinleştirdiğine dikkat çeken Teedo CMO’su Cansu Karagül, “Teedo olarak, eğitim başlıklarımızı ve yaklaşımımızı, iş dünyasının ve profesyonel çalışanların değişen ihtiyaçlarına en iyi çözümleri sunacak şekilde geliştiriyoruz. Türkiye’nin önde gelen üst düzey yöneticileri tarafından verilen eğitimlerde, katılımcılarımız güncel iş becerileri kazanmanın yanı sıra farklı sektörlerden meslektaşlarıyla kalıcı bağlar kurarak profesyonel bir topluluğun parçası oluyor. Eğitmenlerimizden ve katılımcılarımızdan aldığımız geri bildirimlerde de eğitimlerin tamamlanmasından çok sonra dahi hem katılımcı-eğitmen hem de katılımcı-katılımcı arasındaki iletişimin devam ettiğini duyuyoruz. Kendi işini kuranlar, sektör değiştirenler, terfi alıp farklı pozisyona geçenler, farklı ülke pazarlarında sorumluluk üstlenenler,iş arayanlar veya farklı motivasyondakiler, eğitim boyunca ve sonrasında hem eğitmenimizin hem de birbirlerinin deneyimlerinden faydalanıyor. Teedo artık Türkiye’nin tüm şehirlerinden olmak üzere her sektörden, uzmanlıktan, yaştan ve cinsiyetten beyaz yakalı profesyonellerin bir araya geldiği bir kariyer hub’ı haline geldi.” dedi.