Yokluk paylaşılır, dayanılır.
Ama haksızlığa karşı sesini kesmek zorunda kalmak, insanın içini çürütür.
Kendi evinde kelimenin boynunu eğmek, yüreğin ortasına gölge düşürür.
İtiraz etme hakkı elinden alınan insan nefes alır ama yaşamaz.
Çünkü insanı yaşatan yalnızca hava değil; onurdur.
“Haksızlık var” demek bile cesaret işine dönüştü.
Konuşanın bedel ödediği, susanın içten eksildiği bir zamanın içindeyiz.
Ve bu suskunluk korkudan ve baskıdan doğuyor..
Türkiye’nin demografisi değişti.
Sokağın sesi değişti.
Mahallenin hafızası başka bir şeye döndü.
Göç yalnızca bir hareket değildir; geleceğe atılan sessiz bir eldir.
Mülteci varlığının artmasıyla birlikte nüfus dengesi oynadı.
Nüfus dengesi oynarsa siyasetin yönü değişir.
Siyaset yön değiştirirse devletin kaderi risk altına girer.
Bir ülke çoğu zaman haritasından önce nüfusundan zayıflatılır.
Türkiye yalnız içeriden değil, dışarıdan da sıkıştırılıyor.
Suriye’nin kuzeyindeki hat, Irak’ın kuzeyindeki diziliş bir örgüt meselesi değil; coğrafyaya çizilen yeni bir cetveldir.
Batı sınırında sessiz bir hazırlık var.
Yunanistan, Batı Trakya hattını silahlandırıyor.
Bu yalnızca gerilim değil; dengeyi bozma hamlesidir.
Plan dışarıda kuruluyor, yer içeride sessizlikle açılıyor.
Evlerde, çay ocaklarında, otobüste ve dolmuşta tek bir cümle dolaşıyor:
“Bu mesele Türkiye’nin içinde değil, Türkiye’nin üzerinde.”
Bu öfke değil; hafızanın direnişidir.
Adalet yorulduğunda ekmek eksilir.
Eğitim zayıfladığında gelecek başkasının eline geçer.
Ahlak çöktüğünde devlet içeriden sessizce erir.
Gençlerin bavulu kapıda duruyor.
Yarınlarını başka ülkelerde arıyorlar.
Çünkü burada kendilerine yer olmadığını düşünüyorlar.
Umut varsa insan kalır.
Sessizlik gerilimin bittiği değil; biriktiği anlamına gelir.
Çözüm, milletin kendi iradesini yeniden ortaya koymasıdır.
İtiraz hakkı, sandıkla ve hukukla geri alınır.
Bu millet unutmaz.
Görmezden geldiğini sanırsın; o içine yazar.
Biriken sadece öfke değil; hesaptır.
Hükümetler gelir geçer.
Devlet milletin evidir.
Millet her şeyi görüyor.
Her şeyi biliyor.
Ve artık duyulmak istiyor.
Söz bittiğinde bile, millet susmaz; sadece zamanı bekler.
Bu değerlendirmeler, demokratik ifade özgürlüğü kapsamında kamu yararı amacıyla yapılmıştır.
Çetin Ay
BWA Başkanı