Orta Doğu’ya krallık önerdiğine dair sözleri televizyon programlarına da yansıyan ABD’nin Türkiye Büyükelçisi eğer bu düşünceye gerçekten inanıyorsa önce kendi ülkesinde tartışmayı deneyebilir.
Orta Doğu’da
yeniden
“hanedan düzeninin” konuşulabileceğine dair yorumlar dolaşıyor. Bir konuşmasında dile getirildiği iddia edilen “Orta Doğu monarşiyle yönetilir” sözü de bu tartışmaların merkezinde.
Bu yaklaşımın Suriye’den Türkiye’ye uzanan üstü kapalı bir mesaj içerdiği değerlendiriliyor.
Bu tabloda iktidar seçimle değil mirasla devredilir, özgürlük lüks olur, vatandaş ise köle konumuna
itilir. Oysa Türkiye kendi iradesiyle karar veren bir ülkedir. Bu ülkenin rolünü kimse dışarıdan tayin edemez.
Kendi krallarını devirerek demokrasiye geçmiş Avrupa’nın bugün Orta Doğu için krallığı konuşuyor olması ise birçok kişi tarafından çelişki olarak görülüyor. Çünkü bilinir ki hanedan yönetimleri kolay yönlendirilir, suskun toplumlar kolay idare edilir.
Türkiye’nin tarihsel tecrübesi ise çok nettir. Bu millet iradesini sandıkta kazanmış, egemenliğini bedel ödeyerek almıştır. Bu nedenle soyağacına dayalı bir yönetimin Türkiye’de karşılık bulması beklenmez.
Türkiye’nin kaderini dışarıdan belirleme girişimleri geçmişte de denendi,
sonuç vermedi.
Uzmanlar bundan sonra da böyle çabaların etkisinin sınırlı kalacağını
vurguluyor.
Diplomatik yorumlarda şu ifade öne çıkıyor:.
Krallık (padişahlık) başka ülkelerin gündemi olabilir ama Türk milleti tarih boyunca böyle bir şeye geçit
vermemiştir, bugün de vermesi beklenmez.
Bazı yorumcular krallık ve taht tartışmalarının belki Afrika gibi bazı coğrafyalarda konuşulabileceğini; ancak Türk milletinin özgürlük anlayışıyla bağdaşmasının mümkün olmadığını söylüyorlar.
Türkiye açısından Cumhuriyet’in kurucu ilkesi hâlâ pusuladır: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Çetin Ay
Not: Bu metin diplomatik söylemler üzerine yapılmış bir yorum-analizdir