.TÜRKİYE YOĞUN BAKIMDA: YA DİRİLECEK YA DA KAYBOLACAK!

Siyasi ve ekonomik çıkmazların kısa vadeli çözümlerle giderilmeye çalışılması, uzun vadede derin yaralar açıyor.

.TÜRKİYE YOĞUN BAKIMDA: YA DİRİLECEK YA DA KAYBOLACAK!
GÜNDEM 13.01.2025 22:17:40 8 0

Türkiye kritik bir dönemeçte. 
Ekonomik belirsizlik, toplumsal kutuplaşma ve adaletsizlik, ülkeyi adım adım uçuruma sürüklüyor. Uzmanlar uyarıyor: “Eğer harekete geçilmezse, kaybedilen yalnızca refah değil; kimlik ve gelecek de tehlikede!”

GELECEĞİ KAYBETMENİN İLK ADIMI

Siyasi ve ekonomik çıkmazların kısa vadeli çözümlerle giderilmeye çalışılması, uzun vadede derin yaralar açıyor.

Yetkililerin aldığı kararlar günü kurtarıyor; ancak yarınları zindan ediyor. Vatandaşlar soruyor: “Çocuklarımız için kalıcı bir gelecek mi inşa edilecek, yoksa günübirlik çıkarlar uğruna geleceğimizden vaz mı geçilecek?”

ZİHİNSEL TESLİMİYET UYARISI

Uzmanlar, toplumsal yozlaşmanın en tehlikeli boyutuna dikkat çekiyor: Kültürel değerlerin yıpranması ve medya manipülasyonu. Medya dili giderek sertleşirken, bireyler yankı odalarına hapsoluyor. Sağduyu yerini öfkeye, sabır yerini manipülasyona bırakıyor. Eleştirmenler, halkı uyarıyor: “Sessizlik, fark edilmeden gelen bir çöküş alarmıdır.”

YÖNETİLEMEYEN BEKLENTİLER KRİZİ

Yurttaşların beklentileri giderek karşılıksız kalırken, siyasetin temel dayanağı olan adalet duygusu zedeleniyor. Eleştirmenler, “Artık yönetilmek için değil, yön vermek için harekete geçilmeli” çağrısında bulunuyor.

“HAREKET YOKSA, DEĞİŞİM YOK”

Bireysel konfor alanlarında kalınarak toplumsal dönüşüm sağlanamayacağına vurgu yapılıyor. Eğitim ve kültür alanında atılacak adımların önemine dikkat çeken uzmanlar, zihinsel sıçramanın şart olduğunu belirtiyor.

“NE KADAR DAHA KAYBETMELİYİZ?”

Eğitim reformu, beyin göçünün durdurulması ve ekonomik iyileşme konularında somut adımların zaman kaybetmeden atılması gerektiği ifade ediliyor. Aksi halde toplumun suskunluğu, geleceği kaybetmenin bir işareti haline gelebilir.

Çetin Ay, bu durumu şu cümlelerle özetliyor:

“Sessizlik yalnızca mezar taşlarında güzeldir.”