Bir insanı tanımak kolaydır; yeter ki cebine yetki, eline imkân verin. Gerisi kendini anlatır zaten. Çünkü güç, insanın içindekini dışa vurur. Kimisi gücü adaletle yoğurur, kimisi kibirle… Kimisi “ben” demeye başlar, kimisi “biz”den hiç sapmaz.
Nice insan gördük; eli boşken “adalet” der, “hakkaniyet” der… Lakin aynı insan, gücü eline aldığında dönüp baktığımızda karşımızda bambaşka biri durur. Hani derler ya “insanı yoldan çıkaran şey para değildir, paranın açtığı yeni yoldur.” Aynı şey yetki için de geçerli. Çünkü yetki, niyeti ortaya çıkarır.
Eğer bir kişi, eline fırsat geçtiğinde kendi menfaati yerine toplumun faydasını gözetiyorsa; kibirlenmeden, şımarmadan, adil ve dürüst davranıyorsa, işte o zaman onun erdeminden söz edebiliriz. Aksi halde söylediği her güzel söz, gücün yokluğunda kurulmuş birer dilekten öteye gitmez.
Bakın etrafınıza… Güç sahibi olmuş biri hâlâ mütevazı kalabiliyorsa, adaletten şaşmıyorsa, o insanda bir maya vardır. O maya varsa, makam da bozamaz, para da şaşırtmaz.
Zaten bu yüzden “birine yetki ver, gerisini izleyerek öğren” denir. Çünkü gerçek sınav, eldekiyle verilir; elde olmayanla değil.
İnsanı iyi yapan şey, yoksullukta sabrı değil; kudrette adaleti koruyabilmesidir.
Saygıyla aziz milletimizi selamlıyorum.
ÇETİN AY
CEO